…ağustos ayı…sabahın serin esintileri çekilirken, kendini yavas yavas hissettiren sıcak havayla birlikte ötüşmeye başlayan cır cır böcekleri…sanki hep oradalarmış da ben ilk defa duyuyormuşum gibi bir his…sevinç ve hüzün bir arada… gelenin gideceğini anlatır gibi… doğan güneşin batacağını, alınan nefesin biteceğini…ve bir mevsimin daha sona ereceğini…
ama henüz değil…
cırcır böcekleri burada; ve güneşin batmasıyla karanlığın içinde bir yanıp bir sönerek uçuşan ateş böcekleri de… ve peşlerinde koşan çocukların uzaktan gelen sesleri…doğanın bütün bu ahengine katılmak istercesine gündüz göğe doğru yükselen ve akşam boyunlarını büken ayçiçeklerinin rüzgarla dansı… onlarla peşi sıra yarışa giren mısır koçanlarının salınan püskülleri…hiç acele etmeden, yavaş yavaş kızaran domateslerin bütün bahçeyi saran kokusu…
açtıkca açan sardunyalar…ananemin fesleğenleri…saksılarından taşan petunyalar…
hiç kapanmayan pencerelerden süzülen sabah yeliyle beyaz pikelerin altına sakladığımız biz…
her akşam güneşin batışıyla renk cümbüşüne bürünen gökyüzü…
ve gecenin karanlığını süsleyen sesler … ağustos böcekleri…yine…
diğer taraftan sanki elimden kayıverecekmiş gibi geçen zamanın her anına tutunma telaşım…güneş belki yarın yüzünü göstermez diyerek ardı ardına yıkanan çamaşırlar, her gün kesilen karpuzlar, mutfak tezgahında biriken sebzelerin yerini alan minik turşu şişeleri…herkesin elinde bir kaşıkla aşırdığı ev yapımı dondurmalar… kabağın her çeşidiyle süslediğimiz akşam sofraları…
ve…
ağustosla gelen düşlerim…
hepsi burada.
henüz…
Merhaba Hüsra Hanım,
Sizi tanıyor sayılmam tabii ama; Redelma varken sizi takip ediyordum, ilk bulduğumda ne kadar sevinmiş, akademisyenlikle sizinki gibi bir hayat arasında gidip gelen aklım ve kalbimle size yorumlar yazmış, siz de cevap vermiş ve sonuç her ne oldu ise de ,bana ilaç gibi gelmiştiniz :) İnstagram resimlerinizin hepsine geriye doğru, yavaş yavaş, saklayarak bakmış, hatta içim bunaldığında tekrar tekrar dönmüştüm.. :) Sonra hesabınız kapandı, onca zamandan sonra da internette, çocuklarınızın ahşap çiftlik evi oyuncağının markasını bulabilir miyim diye dolaşırken, sizi tekrar keşfettim :)) ama ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.. Böyle benzer bir yoruma verdiğiniz cevaptan bu kadar iltifattan rahatsız olabileceğinizi tahmin ediyorum, ki kimbilir ne zorlukları da var hayatınızın, biz genelde yumuşak, tatlı taraflarını görüyoruz belki.. Ama yine de, sizi tekrar bulmak,yazılarınızı, hayatınızı, tecrübelerinizi takip edebilmek benim için harika bir hediye gibi oldu, sevincimi de paylaşmadan duramadım.. :) O yüzden, bunca yoğunluğunuz arasında buraya da vakit ayırdığınız, üstelik yavaş yaşam, okulsuz eğitim gibi konularda da yazdığınız, yazacağınız için çok teşekkürler. Allah da vaktinize bereket, işlerinize kolaylıklar versin.. Selametle..
sevgili Seyma, hayatta hic bir duygu tek tarafli olamaz, yazismalarimizi cok iyi hatirliyorum, ve inanin benim de sizi dusundugum zamanlar oldu. instagramdan bana yazan belki de herkesi taniyor gibiyim, hafizam isimleri, yuzleri unutsa bile paylasilan duygulari unutmuyor. demek ki, belki anlik da olsa, ortak duygular paylasmisiz ki bugun yine su satirlari paylasabiliyoruz, ne guzel…hic bir tesadufun tesaduf olmamasi cok guzel…ig den sonra blogu biraz daha evim gibi gordum, bana ait ozgurce dolasabilecegim, paylasabilecegim bu alani sevdim galiba. insallah yuregimi bir cocuk kirilganligiyla oldugu gibi yansitmayi basarabilirim. insallah sadece benim degil hepimizin duygularini ozgurce paylastigi bir yuva olur burasi… guzel dualarinizin aynisini ben de gonulden sizin icin diliyorum. kucak dolusu sevgiler…
Merhaba Hüsra, internette rastladım sayfana. Üç güzel evlat süpersiniz…Bülent’e de selamlar…
Merhaba Figen, yeni basladim yazmaya, arada karalamak iyi geliyor. Cok tesekkurler notun icin, bizde butun aileye selamlarimizi gonderiyoruz.