geçtiğimiz hafta, şehir kütüphanesi ziyaretimizden sonra; yolumuzun üzerinde, beş bin nüfuslu minik bir kasabanın halk kütüphanesine de uğramaya karar verdik. burası oldukça ufak, şirin bir kütüphaneydi. okullar tatil döneminde olduğundan içerisi de epey kalabalıktı. hatta tam aktivite saatinin üzerine denk gelmiştik. kitap raflarının bitişiğindeki boş alana çocuklar için 5-6 adet masa kurulmuştu ve üzerlerinde çeşitli sanatsal aktiviteler hazırlanmıştı. çocukların çoğu masaların etrafına toplanmış ya boncuk diziyor, ya da resim çiziyorlardı. anne babalar ise oturma gruplarında diğer ebeveynlerle sohbete dalmışlardı. içeride o kadar samimi ve sıcak bir ortam vardı ki sanki herkes birbirini tanıyordu. hatta bir ara kütüphaneye değilde bir toplantı odasına mı girdik diye düşündüm. ortamın küçük ve kalabalık olması sebebiyle içerisi de oldukça gürültülüydü. çocukların bir kısmı gülüşüp şakalaşıyorlar, rafların arasında bir sağa bir sola koşturuyorlardı. bülent e gülümseyerek döndüm ve bu kalabalıkta fotoğraf çekebilmemiz imkansız, istersen çıkalım dedim. fakat, bennu ve bera aktivite masalarından birine oturmuşlar ve ellerine uzatılan iplere boncuk dizmeye başlamışlardı bile. biz de onları beklerken etrafı gezmeye karar verdik. .
bu kütüphanenin şimdiye kadar gezdiğimiz diğer kütüphanelerden daha farklı bir ambiyansı vardı. ilk gözüme çarpan aktivite masalarının hemen yanındaki keşif masası olmuştu. masanın üzerine, çocukların incelemesi için kuş tüyleri, kitaplar, büyüteç ve bilgilendirici bir kaç not bırakılmıştı. az ileride, yine çocuklar için ortasında tren, oyun evi ve çeşitli oyuncakların bulunduğu büyük bir oyun alanı düzenlenmişti. oyun alanının hemen bitişiğinde, pencerelerin iki yanına, çocukların erişimi için iki bilgisayar yerleştirilmişti. oyun alanının hemen arkasında ise, girişteki keşif masasına benzeyen bir bilim masası kurulmuştu. etrafında rahat oturma grupları, ve hemen yanında da hidronik bitkiler yetiştirmek için aydınlatılmış bir bölüm vardı. kütüphanenin giriş kısmında ise, yaz okuma programlarını anlatan, üzerinde broşür ve formların olduğu bir masa düzenlenmiş, ve arkasında da üzerinde çeşitli kırtasiye malzemeleri olan bir masa daha yerleştirilmişti. kütüphanenin her köşesi bu minik öğrenme merkezleri ile çevriliydi.
bu minik masaları bir müddet inceledikten sonra biraz da raflardaki kitaplara gözden geçirmeye başladım. kütüphanedeki rafların çoğunluğu çocuk kitaplarına ayrılmıştı. giriş tarafında ve daha geride kalan 3-5 koridorda ise yetişkinlere hitap eden, kurgu-roman, aile eğitimi ve hobi kitaplarına yer verilmişti. rafların arasında gezinirken kütüphanenin duvarında “family place library (aile kütüphanesi)” yazan bir poster gördüm. posterin altında, bu kütüphanelerin yeni bir halk kütüphanesi girişimi olduğuna dair bir not iliştirilmişti. aile kütüphanelerini ilk defa duymuştum ve işlevleri hakkında detaylı bilgim yoktu. eve gelip kısa bir araştırma yaptıktan sonra, bu yeni merkezlerin, kütüphanelerin geleneksel rolünü genişletmeyi amaçladıklarını öğrendim. bu kütüphaneler, çocukları, bebeklikten itibaren kucaklayıcı bir ortam oluşturmak, aileleri uygun kaynaklarla buluşturmak, aile destek merkezleri tarafından verilen servisler konusunda aileleri bilgilendirmek için tasarlanmıştı. new york da, örnek bir kütüphanenin öncülüğünde başlayan bu girişim, kısa zaman içerisinde diğer kütüphanelere de yayılmış, ve ülke genelinde sayıları 500 i bulmuştu. proje, kütüphaneleri bütüncül bir yaklaşımla, aile odakli bir halk egitim merkezine dönüştürmeyi hedefliyordu.
kütüphanelerin aile kütüphanesi sertifikasını alabilmesi için de bazi sartlari yerine getirebilmeleri gerekiyordu. kütüphanede bulunmasi gereken materyaller ve duzenlenecek aktiviteler acikca belirtilmisti. mesela;
- bebekler ve 2-3 yaş grubundaki çocukların, ve ebeveynlerinin erişimi için uygun kitaplar, müzik, ve çoklumedya materyallarının bulunmasi
- küçük çocukları olan ailelerin vakit geçirebilmesi için özel alanların olması,
- haftanın beş günü ebeveyn-çocuk temalı çalışmalar yapılması,
- kütüphaneyi kullanmayan yeni kitlelere ulaşılması
- küçük çocuklar ve bakımını üstelenenler için gelişim odaklı programlar düzenlenmesi
- ve kütüphanecilerin aile desteği, çocuk gelişimi, aile egitimi ve erken eğitim konularında seminerlere katılıp sertifika almış olmakari gerekliydi.
aile kütüphaneleriyle ilgili bir kaç kısa tanıtım videosu izledikten sonra, öncelikli olarak ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerde kurulacak, aileyi merkeze koyan, bebekli ve küçük çocuklu ailelere her türlü desteğin verildigi, çocuklar için çeşitli aktivitelerin ve aileler için de bilgilendirici seminerlerin düzenlendiği bu tarz kütüphanelere ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu düşündüm. elbette kreşler ve anasınıfları, çesitli sebeplerden dezavantajlı aile ortamlarinda büyüyen çocuklarımızın eğitim hayatlarında önemli bir basamak oluşturuyordu. diğer taraftan, bu çocuklar ev içi zamanlarında, çocuk gelişimi ve eğitimi hakkında fazla bilgisi olmayan anne babalarının gözetiminde televizyon odaklı zaman geçirmeye yönlendirilebiliyorlardı. buna benzer kütüphane modelleri ülkemizde önemli bir boşluğu doldurabilirdi. bu konuda düşünüp çözümler üretebilecek arkadaşlar ve kütüphanecilerimiz için de bu aile kütüphanelerinin tanıtım videosunu burada da paylaşmak istedim. (video ingilizce, maalesef. daha geniş zamanı olup videoya türkçe altyazı ekleyebilecek arkadaşlarımız olursa, alt yazılı yeni versiyonunu da buraya ekleyebilirim)
kütüphanenin kapanmasına az bir zaman kaldigi ve biz ayrılana kadar kütüphane tenhalaştığı için, ben de fırsattan istifade edip aşağıdaki fotoğrafları çekebilme fırsatı yakaladım.
**************
fakat fotoğraflardan önce, değerli bir kütüphaneci arkadaşımızın, ülkemizde “yaşayan kütüphaneler” oluşması için yaptığı özverili çalışmalarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Hakan Bey, nami diğer bisikletli kütüphaneci, Bitlis halk kütüphanesinde mudur vekili olarak çalışıyor. kendisi bu hafta başında bu konudaki paylaşımlarım için bana kısa bir teşekkür mesajı yollamıştı. daha sonra, türkiye genelinde bazı illerimizde projelendirilen ve yakında hayata geçecek olan kütüphane örneklerini de benimle paylaşma inceliğini gösterdi. bu projeleri görünce hem çok duygulandım, hem de inanılmaz umutlandım. Hakan Bey, aynı zamanda yenilenen kütüphanelerimizin değişen yüzünü; sıcak, samimi ve kucaklayıcı bir kütüphaneci rolü üstlenerek en iyi şekilde temsil etme gayreti içinde… kendisi, hem kütüphanelerimizdeki değişimi, hem de bisikletli bir kütüphaneci olarak yolculuklarını anlatan bir TED konuşmasına da evsahipliği yapmış. son yıllarda ülkem adına beni oldukça umutlandıran bu girişimi için kendisine hem şükranlarımı sunuyor, hem de burada konuşmasını paylaşmama izin verdiği için çok teşekkür ediyorum.
*************************