nihayet

Yavaş yavaş ısınmaya başladık. Bu sabah Bera yine merdivenlerin başında elinde şapka ile beklemeye başladı. Güneşin davetine ve Bera nin ısrarlı bakışlarına, ve minik parmağıyla kapıyı göstermesine daha fazla dayanamadım. Hemen bir kaç kat yünü üst üste geçirip kendimizi kapının önüne atıverdik. Bu arada Bennu da hızlı bir şekilde giyinip bizden önce dışarı çıkmıştı bile. Kaldırımların kenarında beyaz örtünün altından toprağın ortaya çıkışını farkedince gülümsedim, Bennu ya iki gün once verdiğim sırrı hatırladim, “yakında bütün karlar erimeye başlayacak.”

Bera kararlı bir şekilde elimden kurtuldu, özgürlüğün ve rüzgarın tadını çıkarmaya hazırlanmış…gözü kimseyi görmedi. Dışarıda ayakkabılarla yürümeye alışmak kolay olmayacak, her iki adımda bir sağa sola yalpalandı. Biraz oyalandıktan sonra vagon la minik gezintiler yaptık. Aşağı, yukarı, aşağı, yukarı, aşağı, yukarı… Hafiften öksürmeye başlamasam biraz daha oyalanırdık. Olsun, kısa ama güzeldi.

Akşam üstü havanın kararmasına yakın güneşin hala parladığını görünce, dayanamadık, bu sefer ailece toparlanıp civarda kısa bir yürüyüşe çıktık. Haftalar sonra güneşi hissetmek, ilaç gibi. Üşüdük ama üşümek böyle olmamalı… Herkes halinden pek memnundu, sonbahardaki gibi eve varıp yün battaniyelerin altına girmeyi hayal eden yoktu.

Sabrın sonu selamet mi?… Sabr ettik belki de, işte geldi nihayet…

HOŞGELDİNİZ

Toprak ve doğayla bütünleşmek, evde üretmek, çocuklarımızla okulsuzluğu öğrenmek ve yavaşlamak için çabalayan altı kişilik bir aileyiz. Ziyaret ettiğiniz için teşekkürler.